Demlik
538 Articles0 Comments

Demlik bölümüne gelen yazıları yayımlar.

Siyah ve Beyaz

Hep aranan bir sevgili gibi Bir yandan anne kokusu Bir yandan alışılmışlığın Ruhundaki baskısı Beyazın içine saklanmış siyah Bir anneyi güldüren tek ağlama sesi Zihinlerimizde yaşam belirtisi Oysa en kara zamanlar yaş değil midir? Değil, siyahın içine saklanmış beyaz Dinginliğe…

Akış

Kuşların uçmaktan vazgeçeceği yok Balıklar nefes almadan yüzecek Kışın sobalar yanacak Aç karınlar doyacak Kavgalar çıkacak Savaşlar başlayacak Güneş, tenleri kavuracak Kadınlar öldürülecek Çocuklar ağlayacak Trafik akmayacak Kuşlar uçmaktan vazgeçmeyecek Ben Tüm utanmazlığımla Yaşayacağım! Yazan: Aleyna Çam

Ben Gidemem

Derinden derinden, Usulca, kırmadan gökyüzünü, Yerleşiyorum, yıldızların altına. Bir tutam ay ışığında. Parlıyor, yapma sokak lambaları Geçen arabaları saymak basit. Beni zorlayan şu gece Gecenin çıkmaz karanlığı. Oturup seyrediyorum, Şu karşıki aynadan dünyayı. Bir ay; dolunay var gecede Issız yoldaşlığıma…

Uzaktan Kumanda

Ona bakınca kendi tohumumu görüyorum. İnsanın neyden var olduğunu seyretmesi gibi bir şey bu. Alnındaki uzun çizgiler, boynundan aşağıya, ensesine doğru çatallaşan derisi ve en çok, güldüğü anlarda belli olan dökük dişleri. Her şeye rağmen mutlu, evet. İlginçtir, bazen benim…

Tohum

‘yârim’e “ateş ibrahim’e bir ziyân veremedi… kim nemrut’sa sen ona de: kork ateşten”  – mevlâna / mesnevî’den I değil dünyayı ‘hayat’ı gördüm ben açlığı zulmü acıyı umudu direnci aşkı değil hayali-rü’yayı ‘sahi’yi gördüm : gözüm ben II tohum da orman…

Neredeyim

Birkaç yüz ruhun bedeni terk ettiği yerdeyim Kafaların karışık olduğu kasvetli bir dönemdeyim İnsan olmanın meziyet olduğu yüzyılın içindeyim Bir öyle bir böyleyim şu an ise kendimleyim Onlar bedeni terk etti bense kutsal mekânı Kafam karışık değildi kasvetli olan havaydı…

Saf Aşk

Yıkılsın şerri aşkın İçine kurduğu pazarlar Yerle yeksan Beyhude geçti gün Bir ıslak kaldırım Adımladın Bir sokak lambası Karanlık puslu Sezemedin Aşkın çamuru bulaştı bir kere Şifalıdır Bildin Elin yüzün sevdaya battı İyice kırklandın aşk ile Su kir olur sevgili…

Kırık Kabuk

Doğarken eksilir insan, Henüz doğarken kayıp Akıntıya kapılmış bir balık… Kökleri toprağa sıkı sıkıya bağlı Ruhu bulutlara susayan bir ağacın dalları, insan Kabuğu kırılmış fındık, kırılmayı bekleyen kabuk, Durgun hâlde tarihe tanıklık eden, zeytin ağacı Tanışıklığıyla çoğalan, yaşadığıyla tek, varoluşuyla…

Elma Şekeri, Ahtapot ve Elma Ağacı

Elma şekerine tav olmuştum. Koskoca lunaparkta elma şekerinden başka bir şey çarpmıyordu gözüme. Oysa kim bilir ne gariplikler yaşanıyordu, özellikle de böyle bir akşamda. Bir tarafta, herkes etrafta neşeli, kocaman gülümseyen suratlarla dolanıyordu o eğlenceden diğerine; diğer tarafta, kafalarını çevirdikleri anda…

Muhayyile

Yağmuru içimde, ta iliklerimde hissettiğim ilk an ne zamandı, hep merak etmiştim. Bir kavga sonrası dayağını yiyip evden atılan annemin kucağındaykendi belki de kim bilir… Ya da çatısı naylonla kaplı evin içine giren yağmur damlaları ıslatmıştı belki de. Yine de…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.