Üstümüze gelme çocuk! Biz nefes almayı var olmak sandık. Biz derin kaplara konulup üzerine sıkıca kapatıldık. Sahnelere çıkan hep bir başkası, kulislerde bekleyen hep biz olduk. Kimse dokunmadı kalbimize, kimse anlamadı halimizden, beklentiler hep boşa çıktı; beklenen hiç gelmedi. Sonunda…
Kırık Kiremitler
İçimde kaybetmenin yoksunluğu, Kalbimde yokluğunun acısı. Kal desen de, kalamam artık. Ruhumda yalnızlık sıkıntısı… Pencereler buğulanmış. Eşsiz sesinin yerini, Yağmur damlaları almış. Sokaklarda ise bir çocuk feryadı… Çaresiz sokak köpeklerinden ne farkımız kaldı? Şimdi şehirde iki kişiyiz. Yalnızlığım ve ben.…
Senden Önce Senden Sonra
Her şey normaldi senden yokken Stabil bir hayat Yolundan hiç şaşmayacağı belli bir güzergâh Kendime yetecek kadar yemek ve su Kışın giyilecek kazaklar, yazın giyilecek tişörtler Hepsinin raflardaki yeri belli Her gece yatağımın başına koyup içmeyi unuttuğum bir bardak su…
Sandal
Sevgiden yoksun bir sokak köpeği gibi Gittiğin gün kapattığın kapının ardında Belki gelirsin diye sabahlara kadar bekledim Zil çok çaldı, çok vuruldu kapıya Kapının kolundaki parmak izlerin silinmesin diye Oturduğum yerden kalkmadım, kapıyı açmadım. Beklediğim geceleri güneşe küstürdüm Dinlediğim müziklerden…
Yarım Kalmaya Zorlanmış Hayatlar
– “Nasılsın?” dedim. – “Bilmiyorum. Sen?” dedi. – “Biliyorsun…” dedim. Ağlayamıyorum ama gözlerimin dolmasına alıştım artık. Ne hangi gün olduğunu hatırlıyorum ne de başka bir şeyi. Hatırladığım sadece bunların olduğuydu. Sabah kalktığımda güneşin utanmasını umursamadan çektiğim perdelerim, yarattığım bütün karakterlerimi…
İlk
Gözlerimi sımsıkı kapatırsam bunların biteceğini düşünmekten kendimi alamıyorum. Başımdaki ağrı öylesine kuvvetli ki onu söküp atabilmek için mümkünse bir daha bir şeyler düşünememeye bile razıyım. Arkada çalan Zeki Müren şarkısı bile beynimi rahatlatmaya, birazcık da olsa acımı hafifletmeye yetmiyor. Bu…
Mars ile Venüs’ün Şarkısı
Mars’ın ismi Roma savaş tanrısından geliyor. Kendinden emin, güçlü ve heybetli bir komutan. Keskin bakışlarıyla düşmanlarının ruhuna ateşler salan umarsız bir savaşçı. Fakat gezegen olan Mars öylesine utangaç, öylesine yaralı ve öylesine güçsüzdür ki bırak ateşler salmayı, ona bakmak bile…
Mektup Ağrısı
Mektubu mühürledin. Mektubu çantana atar atmaz gölgelerin içindeki gizli boşlukta eski iyilikler yeni bir ad buldu sana. Merdiven başında bekleyen, kucağında kısık sesli bir radyoyla cumartesi günleri güneşe sarılan yalnız bir çocukluğa. Kimse seni bulmuyor. O hangi şişe, ellerinde akşamı…