Demlik
538 Articles0 Comments

Demlik bölümüne gelen yazıları yayımlar.

Sıcacık Çorba, İki Çeşit Yemek

“Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır, dedim kendime. İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı.” – Oğuz Atay  ***             “Hayat, futbola fena halde benzer. Futbol, şahsi beceri gerektirir; ama aslında toplu oynanan, insanların bir takım halinde oynadıkları…

Ara Renkler

Bir metropolün griliğinde yaşıyoruz günlerimizi. Kirli olan dumanlı hava değil sadece. Rengi solmuş bakışmalar, plazadaki merhabalaşmalar, zoraki gülümsemeler, milyonluk şehirde aralarına duvarlar örülmüş, vitrin mankenlerinden farksız, beraber olduğunu zanneden ama ruhen yalnızlar ordusu… Yanlış anlaşılmasın, griyi sevmediğim anlamı çıkarılmasın buradan.…

Deli

Adı aşktı Adı yastı Adı yasirdi Yıldızlar gözlerinden bir pareydi Gitme desem kalacak gibiydi Zaman aktı sırlar ortalığa saçıldı Dillerden günah karası sözcükler salındı Önce gidildi sonra dönüldü Ve son vapurda martılar öldü Elinde siyah beyaz bir resim vardı Delinin…

Yelkovana Asılı Kalmış Ömür

Ömrüm bir yelkovana asılı kalmış benim. Saat tam on iki. Bilmem ki hangi saat başında öldüm ben. Hangi saatte yıkandı bedenim, Hangi saatte korktum karanlıktan. Zaman durdukça artıyor acım. Akrebi kaybolmuş bir saatin, Son  on ikisiyim belki. Belki geçtikçe zaman,…

Kedi

Salkım salkım döküldü etlerim Bir çocuk haykırışıyla seslenirken sana Kimi mektuplarda tarihi özenle yazardım Kimi mektuplarda seni nice sevdiğimi Aynı şarabın içinde ezilmiş üzüm tanesiydik Öyle dönüyordu ki başımızdaki dünya Tanrı affetsin Hiçbir şiirde birbirimizi nice sevdiğimizi söyleyemedik. Yazan: Can…

Bir Duvar Var

Bir duvar var Bazen saydam Bazen buğulu hıçkırıklarımdan Diğer tarafında sen Bazen seçer bazen seçemem Bazen anlar bazen bilemem Bilemiyorum yine Bu gelen sesler hıçkırıklarım mı ne? İçimde bir şeyler var Çözemiyorum Ben yine aynı ben Sen yine aynı sen…

Şimdi

dağlar alır kokumuzu yosun gözlü kızların parmak uçlarında çıktım yola kuytusuz çöllerden geçtim kum döküyor elim yüzüm şimdi ivecen yanımı sürükledim bunca sene kurumuş yaban otlarını topladım alazım kendime yetiyor mevsimin kör ebesi benim şimdi çardak altı günlerin eseni yalnızlık…

Kıskaç

Şehrin duvarlarına sığınmış Güz yapraklarına benzer benliğim âvare bir gezginin sokaklarda savrulması gibi Güz yapraklarına benzer Yaşam savaşının harp meydanlarında Sığındığım bir kaldırım taşı kadar yalnızım Hüznün asıl sebebi nedir… İç dünyam cehennemden bir parça sanki Bakışlarımda gizlenmiş sözcükler Yatsı…

Hayat Kadını

Ben değersiz olduğumu en çok sen gidince fark ettim sen gidince zaten kendimi de sattım sen gidince sevmedim hiçbir şeyi ve her şeyi Sen gitmeden önümüz ilk bahardı sen giderken bilmezdim, sen giderken son baharım. dışlandım zaten hep senden önce…

Ölüm’ün Son Nefesi

 Osmanlı saray yaşamında cellatlar önemli bir yere sahipti. Onlar adaletin icra vasıtası, padişahların ve paşaların kahreta aracıydı… Bir mayıs sabahı değişecekti bütün hayatı. Acı acı bağıran kuşlar yaklaşmakta olan felaketin öncü sarsıntılarıydılar adeta. Felaketin yüzü, adı, sanı çok tanıdıktı. Büyüktü…

BİR KÜÇÜK NOT

İletişim: info@rihtimdergi.com

YAZI GÖNDER

Geçici bir süreliğine ekibimiz dışından gelen yazılar değerlendirmeye alınmayacaktır.

Detaylı bilgi için tıklayınız.