Bu sonbahar Her tomurcuk bıkkın sensiz Şarkıları kuşların perişan Boynu bükük çınar sessiz Her zerresi yürekten taşan Yağmur değil Biziz, biz Bu sonbahar Damla damla kefen gaflet Geçen bahardan yadigâr Küçük elleriyle saadet Bir minik yetim kadar Bu sonbahar Şiirler…
Bir Ölünün Vedası
Bir ramazan arefesinde doğdum, bir başka ramazan arifesinde ölüyorum. Arefe mi? Arife mi?* Hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum, bu sebeple ikisini de kullanıyorum. Hayatım boyunca birçok şeyi bilemedim esasen ve görünüşe göre birçok şeyi de öğrenemeyeceğim gibi görünüyor. Yusuf ağabey şimdilerde…
Yolculuk Devam Ediyordu
“Dağlar düze nasıl iner? O mor damladan kıvrımları, çalı dikeni yırtmaçları ve uzaktan çizgiye çekmiş derin uçurumları soruyorum. Hepsi nasıl dümdüz olur da önümüzde su gibi uzanır?” -AHMET BÜKE Olabildiğince uzayan toprak bir yol. Üzerinde yorgun yolcular, adımlıyor bu toprakları…
Yusuf İle Züleyha
Ne günler geldi, yokluğunda zulüm gibi. Yıllar bıraktı adını, sanki ismine işaret gibi Gözlerim seni aradı, sözlerim şehrindeydi. Yokluğunda güldüm sanmışım, ben hiç mutlu olmamışım! Arşa ulaştı sözlerim, her duamda seni diledim. Yeryüzü zindandı, ben gecelerce seni bekledim. Aynalara ömrümü,…
Gidiş
Uyanıyorum. Sabah güneşinin hiç de davetkâr olmayan ışığı odama vuruyor. Gözlerimi, uyanınca daha da yakınıma gelmiş gibi hissettiren kabartmalı tavana dikiyorum. Uyandıktan sonra ilk kez neremi hareket ettirdiğimi anımsamaya çalışıyorum. Nafile. Bunu hatırlayabildiğim gün, kendimi daha iyi tanıdığımı anlayacağım. Tavan,…
Peki Ne Kadar Uzak
Ben yaşanılan bazı anlar için kelimelerin anlamsız, harflerin ve rakamların manasız olduğuna inanırım. Hiçbir şey beni anlatmak için yeterli değildir. Ne aklımdakileri dizelere dökebilirim, ne de kalbimden geçenleri haykırabilirim. Bir yerlerde sorun olduğuna eminimdir ama kaynağına ulaşabilecek kadar güçlü değilimdir.…
Yaşıyorum
Bir köşesinde şehrin Kimse tarafından sevilmeden Yaşıyorum… Bir yalnızlık büyüyor içimde Yaşı, yaşıma denk. Sabahın beşlerine değin benimle. Hatıramın cam kesiklerinden akan kanla, Yalnızlığımın toprağını kan-lıyorum. Bir yalnızlık sünüyor içimde. Kimse tarafından sevilmeden, Yaşıyorum… Bir mucize beklerken… Günler birbirine benziyor…
Uzakların Çığlığı
Anam bu sabah beni ezanla kaldırdı. “Çarşamba mı bugün?” diye sordum mızmızlanarak. Anam her Çarşamba ezan vakti kaldırırdı beni, çocuk gözlerim istemezdi uyanmayı. Ben göz kapaklarımı açmaya zorladıkça onlar kapanmak için bastırıyorlardı. Hele de bu sabahki kadar soğuksa hava uyku…
Sıla mı Gurbet mi?
Uzak. Siz hiç uzakların rüyasına yattınız mı? ‘Şimdi uzaklarda olmak lazım’ cümlesini zikrinize, fikrinize aldınız mı? İçinde olduğunuz kıyafetin, evin, sokağın size yetmeyip dışınıza, bütünüyle başka bir hayata bürünmek istediniz mi? Ne zaman gitmek istediğimi söylesem annem dikilirdi heybetiyle gözlerimin…