Her geçen an gündelik hayatımızın daha büyük bir parçası olan yapay zekâ hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuda biraz temkinli olmakta fayda olduğunu savunanlardan mısınız, yoksa hayatımızı kolaylaştırdığı sürece sunduğu her olanaktan yararlanmak isteyenlerden mi?
Toplumun hangi kesiminden olursak olalım; yaşımızdan, statümüzden ve diğer tüm etmenlerden bağımsız bir gerçek var ki, o da yapay zekanın kendisini bize usulca kabul ettirişi. Pek çoğumuz daha kişiselleştirilmiş hizmetler almak adına ondan faydalanmaya itiraz etmiyoruz. Verilerimizi kendi ellerimizle ona teslim ederken içimizde herhangi bir huzursuzluk bulunmuyor. Onu bize yardımcı olan bir faktör olarak görüyoruz ve genel olarak haksız da sayılmayız.
John Marrs’ın “Yolcular”ı da tam bu noktada başlıyor. Otonom sürüş yapan arabaların, direksiyonu veya herhangi bir kontrol mekanizması bulunmayan otomobillerin çoktan ötekilerin yerini aldığı bir zamandayız. Yapay zekânın verdiği her türlü karara duyulan güven son derece yüksek. Trafik kazaları azalmış. İnsanlar “yolcu” olarak hayatlarını o arabalara teslim etmek durumunda ve yaşanan ender kazalar göz ardı edilirse, bu yol oldukça güvenli de gözüküyor – bu sabaha kadar.
Her şeyden bihaber, kendi hayatlarının koşturmacasına dalmış sekiz yolcu son derece normal bir sabaha uyanıp arabalarına atlar. Herkesin varmak istediği yer, aklındaki işler farklı ve kendilerince önemlidir. Ancak arabalarının ve dolayısıyla onların tüm kontrolünü ele geçiren Hacker’ın farklı planları vardır. Bu gizemli Hacker onları kendi oyununa dâhil edip istediği yere götürürken yolculardan yalnızca birinin hayatta kalabileceğini söylediğinde her şey değişir.
Bütün bunlar olurken otonom arabaların karıştığı trafik kazalarını inceleyen ekip, kendilerini bu işin tam içinde bulur. Birinin hayatta kalmasını seçmek, diğerlerini feda etmek anlamına gelmektedir ki böyle bir seçimi kim, nasıl yapabilir? Bu insanlar rastgele seçilmiş yolculardan mı ibarettir, yoksa dahası var mıdır? Yaptığımız seçimlerle güvende ve haklı mıyız?
Bize bu soruları sormakla kalmıyor Yolcular; aynı zamanda hayatlarımızın vazgeçilmez bir parçası olan sosyal medyanın böylesine bir ölüm kalım savaşında nasıl bir rol oynayacağını, dışarıya yansıttığımız kişiliğimizden bağımsız nasıl sırlarımız olduğunu ve insanın doğasını başarıyla sorguluyor.
Kendileriyle bir an için bile olsun empati kurduran karakterleri, ani ve beklenmedik gelişmeleriyle yaptığı ters köşeleri, okuru o düşünceden bu düşünceye sevk eden akışı ile Yolcular akıcı, hızlı ve üstünde düşünmeye değen bir kitap.
Sayı: 62