Selimiye Kışlası, adından da anlaşılacağı gibi III. Selim tarafından Avrupa tarzında eğitilmiş modern ordu yapılanması olan Nizam-ı Cedid askerleri için 1800’lü yıllarda inşa edilmiştir.
İstanbul’da deniz yollarını kullanan herkesin gözüne çarpan, tepede heybetiyle duran dört kuleli büyük bir yapıdır. Deniz yollarını akşam kullandıysanız eğer ışıklandırmasıyla muhteşem bir yapıya dönüşmektedir.
Kışla ilk olarak ahşap inşa edilmiş ancak yeniçeri ayaklanmasında yıkılmıştır. II. Mahmud döneminde kagir (taş veya tuğladan yapılan yapı) olarak yeniden inşa edilmiştir. Kışlanın yapı planı incelendiğinde, bodrumuyla beraber üç katlı olduğu ve 29 odadan oluştuğu anlaşılmıştır. İlk yapıldığında sadece ana binadan oluşan kışlaya, Sultan Abdülmecid döneminde geçirdiği restorasyonlarda, yedi kattan oluşan dört kule eklenmiştir. Bu kuleler, daha ihtişamlı görünmesini sağlamıştır.
Talim meydanı deniz tarafındadır. Kışlanın kendisine ait camisi de bulunmaktadır. Hastane, mutfak, çamaşırhane gibi temel ihtiyaç birimleri, kışlanın doğusunda ve batısında olmak üzere ikişer tane bulunmaktadır.
1854 yılındaki Kırım Savaşı sırasında yaralanan, Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiki olan İngiliz askerlerine tahsis edilmiştir. Askerlerin tedavisi için İngiltere’den gelen hemşireler arasında, modern hemşireciliğin kurucusu olan Florance Nightingale de bulunmaktaydı. Kışlada elinde bir lambayla dolaştığı için “lambalı kadın” olarak bilinmekteydi. Florance Nightingale ve beraberinde gelen hemşirelerin kaldığı oda, günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Kışlanın Güney-Doğu kulesinde Selimiye Askerî Ortaokulu Müzesi; Kuzey-Batı kulesinde ise Florence Nightingale Müzesi yer almaktadır.
Cumhuriyet’in ilanından sonra çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. 1959-1963 yılları arasında Selimiye Askeri Ortaokulu adıyla, askeri ortaokul olarak kullanılmıştır. 1964 yılından itibaren ise Türk Silahlı Kuvettleri’ne bağlı I. Ordu Komutanlığı merkez binası olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde ilk yapıldığı işlevde kullanılan nadir yapılardan biri olan Selimiye Kışlası, İstanbul Boğazı’nın ihtişamlı yapılarından biri olmaya devam etmektedir.