Yetemiyorum. Halbuki boş bir insan da değilim fakat yetemiyorum onun boşluklarını doldurmaya. Sanki sarılsak ve donsa akrep yelkovan, dursa öylece zaman, geçer gibi her şey.
Geçmiyor. Yaşanmışlıklar, unutulamayanlar buna engel oluyor. Çaresiz gibiyim. Hangi limana sığınsam yetemiyorum. Tam olarak çaresizim de diyemiyorum, korkuyorum söylemeye. Çünkü durmasa da yavaşladı akrep yelkovan. Beni alıp götüren bu sevgiye yetişemedi. Hiçbir şey onu engelleyemezdi sanki. Aldı başını ve gitti bana sorma gereksinimi duymadan. Hoş sorsaydı da tek söyleyebileceğim istiyorum olurdu.
İstiyorum ki boynunun kokusu akciğerlerime işlesin, gözlerimi kapayayım ve sen dolayım. İstiyorum ki ben umarsızca kahkahalarımı atarken yanımda olsun ve tüm gülüşlerimin sebebi olsun. İstiyorum ki elleri yüzümden hiç ayrılmasın, avcuna alıp yanaklarımı, koyduğunda omzuna, tek istediği ben olayım. İstiyorum ki başı göğsümde ve ben, elim sakallarında onu severken, hayalindeki tek biz olalım. Nasıl da klişeleştiriyor insanı sevmek. Nasıl da sadece benim olsun istiyorum. Ve yetmek istiyorum. Tüm o boşlukları doldurmaya, soru işaretlerinin cevabı olmaya yetmek. Ama öyle bir yetmek ki sonsuz güvenerek.