Mahkûmlarız. Öyle ya da böyle. Şu veya bu şekilde. Bu cezaevinde kaldığımız sürece bize sürekli olarak sakız çiğnememizin yasak olduğu söylenecek. Bizimki de delilik! Sakız çiğnemek için sigara denilen illete başlayacağız çünkü 5.000.000 civarında nüfusa sahip olan ülkemiz Singapur’da, sadece sigara bağımlılarına sakız çiğneyebilirsiniz diyorlar. Sakız severler olarak Gerilla hareketi başlatacak değiliz. Başlatsak da bizi kim umursayacak? Şunun şurasında 800 mahkûmun % 10’luk dilimini oluşturuyoruz.
Karpuz kabuğundan gemiler yapmak yerine, pişti kartından 55 katlı kuleler yaptık. Saçlarımızdaki kırıkları birbirinden ayırmakla vakit öldürüp, anket doldurmayı vatandaşlık görevi belledik. Biz kara kedi görünce saçımızı çekerken, bugün benim Kanadalı vatandaşıma, yağmur yağarken çim sulamayı kim yasak eylemiş? (!)
Görülür ki, yasaklanan o şecerenin meyvesi kadar, nefsi terbiye etmeyen, insanı sürüleştiren yasaklarla geldik, gidiyoruz. İsteklerimiz, meraklarımız tahrik edilmek yerine, özgürlüğümüz tahriş ediliyor. Çiğnemediğimiz sakız, kapalı alanda içilmeyen sigara, seçim günü oy kullanmadan içemediğimiz bira, %10 barajını aşamayan vatandaşa mecliste verilmeyen koltuk, cennetteki elma kadar cezbedici değil. Anlarım ki sigaranızın tütünü birinci sınıftır, meclisteki koltuk has deridendir. Siz de anlarsınız ki burası cennet değil.
Şimdi… Sevgili apartman yöneticim!
Saat 22:01 ve bir dakika kaçırdım farkındayım. Evimin sifonunu çekebilir miyim?
-Yasak.
-E bana yasak, sana da yasak mı? !