Mars’ın ismi Roma savaş tanrısından geliyor. Kendinden emin, güçlü ve heybetli bir komutan. Keskin bakışlarıyla düşmanlarının ruhuna ateşler salan umarsız bir savaşçı. Fakat gezegen olan Mars öylesine utangaç, öylesine yaralı ve öylesine güçsüzdür ki bırak ateşler salmayı, ona bakmak bile ruhu soğutur, kalp buz tutar. Paslanmıştır Mars bu kaybolmuşluk ve acının pençesinde. Işıldayan demirleri oksitlenmiştir Dünya’ya olan aşkının çetin dalgaların kucağında boğuşarak. Kıskançtır Mars. Dünyayı Güneş’ten bile kıskanır çünkü Güneş onun güzel yüzünü ışıldatırken Mars hep arkada, Dünya’nın karanlık yüzünde kalır. Onun uçsuz bucaksız okyanuslarının gün ışığı altındaki parıltısını hayal eder durur. Sapsarı çöllerinin erotik ateşinden hep mahrum kalır. Ama Dünya’nın geceleri de çok güzeldir. Geceleri Dünya uzay boşluğunda kaygısızca süzülerek, annesinin koynunda uyuyan benekli bir kedi yavrusu misali gözlerini dinlendirir. Kahverengi saçları daha usulca dalgalanır ve öyle güzel bir melodiyle nefes alıp verir ki, daha önce hiçbir flütle bu kadar huzurlu bir ninni çalınmamıştır. Dünya gözüne o kadar savunmasız ve masum görünür ki Mars’ın, onu korumak için her şeyi yapmaya hazırdır. Mars’ın üstündeki kraterler de bu yüzdendir zaten. Dünya’yı hedef alan azgın meteorların önüne kendini yiğitçe atar Mars. Fakat Dünya bunları görmez, o ışığa bakar, Güneş’e bakar. Yüreği yaralı Mars, Dünya’nın ona çaldığı ninnilere eşlik edermişçesine bir şiir okur, sessizce ve usulca.
Alışamadım ki ben bu acıya bu sefalete
Alışamadım kıskançlığa, çöllerimde peydahlanan bu kızıl tayfunları dindirsin diye
Yıldızlara bakıp yalvarmaya yakarmaya, haykırmaya
4 milyar yıl kadar oluyor seni seveli, alışamadım ben sana
Alışamadım ki hiç; vücudunun, saçlarının kokusuna
Hele hele, kaşlarının altında sımsıcak renkleriyle,
Evrene şefkatle bakan koca gözlerine hiç,
Milyar yıllar geçse de hiç alışamadım ben
Ve sen ki benim bülbül ötüşlü alakargam,
Bir gün olsun, sadece ve sadece bana ötmez misin?
Bir yıl değil, bir milyar yıl geçti sanki seni seveli
Ben sana hala alışamadım gizemli güzelim
Aşkını uyandırmaya korkan Mars, şiirini yavaş yavaş ve itinayla söyler. Dünya mışıl mışıl devam eder uykusuna fakat Mars’ın bu ağıtla karışık sevda sözleri, hiç beklemediği birinin kulağına ilişir.
Onun kulakları keskindir. En ufak asteroit kaymasını bile kaçırmaz gezegenler güzeli Venüs. Mars’ın aksine, isimlendirilmesi oldukça yerindedir. İsmini Roma aşk ve güzellik tanrıçasından alır. Gerçekten de dillere destan bir güzelliği vardır bu koca ateş topunun. Bir kaplan gibi vahşi ve yırtıcı bakışlar; gözleri alan mükemmeliyette bir beden ve en önemlisi de en ufak kıvılcımda harlanan alevden yüreği. Kendine güveni ve azmi ile ün salmıştır samanyoluna. Marsla ortak bir noktası vardır Venüs’ün de. Bu nokta Venüs’ün eskiden üzerinde ağaçlar, dereler, ovalar olan bir gezegen olmasıyla ilişkilendirilebilir. Aşkının hiddeti ve hırsıyla, alevleri hiddetlenip bütün gezegeni sarmış, üzerindeki tek bir canlının gözünün yaşına bakmamıştır. Gözü hep Güneşte olan Dünya’nın en tatlı gülümsemeleri Venüs’ün gözünden kaçmaz. Mars’ın aksine, Venüs bazı şeylerin güzel taraflarını görebilir. Bazen de aşırıya kaçar bu konuda. Venüs çok emindir Dünya’ya olan hislerinin karşılıksız olmadığından ve yine Mars’ın aksine, Dünya’ya çok büyük bir şehvetle âşıktır. Duygularından daha çok içgüdülerine, arzularına göre hareket etmesi demek değildir ki aşkı hafiftir. Sadece aşk onda farklı notalardan çalar. Marstan nefret etmez bir gram bile. Ona sadece acır ve biraz da aptal olduğunu düşünür. Dünya’nın Mars’a da çok nazik olduğunu, sadece ikisine farklı akorları çaldığını bilir Venüs. Venüs aşk denen bu güzel şarkının sadece majör kısmını duyabilirken, minör tınılar da Mars’a ulaşır. Ve her gün yaptığı gibi, Dünya’nın önünde diz çöker, gitarını kucaklayıp serenadına başlar.
Bugün de sallanıyor otobüs,
Ben kollarımı bacaklarımı salmış,
Uzayda salınıyorum
Bir sağa, bir sola
Bir Venüs’e, bir Mars’a
Sağımda sen varsın;
Solumda soğuk, cansız koridor
Sen kollarını bacaklarını çekiyorsun
Otobüs inadına sallanıyor ama
Ben bir uçuyorum
Bir boğuluyorum duygular denizimde
Yazan: Egemen Ozan