Yalnızlık suni sancısı bu diriliğin. Benim demek akıyorsa gözden, asimetrik aynalara Islatıyorsa bakışlar yansımadaki sesini Bir olmuş sayılmaz güz vakti siz ve ben Tutmuş sayılmazsınız elimi. Toprağa değmişliginin katı ve soğuk hissinden Kırılgan saç tellerine, gittikçe azalan. Kara geceden, aydınlık…
Elma
Bak, bu kırmızıyı senin için tutuyorum ellerimde Yarısı kalsın orada; dişlerinin arasında. Ben uçurtmama ip takmadım hiç, tutamam diye Oysa tutuyorum almayı, Bu gülgillerden tazeyi sana uzatıyorum. Sakla, dişlerinin arasında benliğini bulmuş elmayı Bilinmez son kez mi çizeceğim yüzünü, Son…
Susku Yolu
Esmer bir rüzgârdan toplanıp geldim. Hani gün gün akan bir yeşilde, karanlığa dalmış gibi ‘Merhaba’n, Hani yer yer kavuşmak, yer yer uzak… Öyle bir rüzgâr. Issıza çalan yol, hissiz nehir, iki ‘delice zeytin’ İki ‘delice zeytin’, yamacında durmuş uçurumun Bir…
Bir Varmışsın İki Yokmuş
Ama bütün kırmızılardan koyu iç çekmek bırakıyor ciğerim; Leylim iken okursun şiir gibi bir yerde. Bileğimde durmaz, zülüften örme bileklik Elden duyarsın; dilim akıp giden o Balkan ezgisinde. Bir fener, bir sevdam, birdenbire şerefe! Sessizliğe bakmaz mı insan, dalmaz mı…
İki Bilinmeyenli Kedi
Ne zillet bir hukuk var yolum ve yolun arasında Sözleri büyük, garip, muzdarip, Geceye deli. Ömrümü bu yeis tutkuyla mı sonlandıracağım? Aktığım ırmağı kimse bilmeyecek mi? Döküldüğüm denizi? Yahut saçlarını öremeyecek miyim kaderin? Düşündüm iki bilinmeyenli kedinin gidişini, Musa’nın yaklaştığı…
Ukte
Ürkek iki kanat, değmeden papatyalara Soğuk gecenin aguşunda kayboldular. Hangi gri daha çok sevilir? Bir griyi kaç kez sevebilirsin? Düş, kuşku merdiveninde yuvarlanır, yosun tutar, seyrelir… Susmak, şiirde, anlamak hâlidir. Ukte! Sol şakağımda iki çatı arası karanlık Devriye geziyor, kaçamak…
Sonu Jazz’a Uzanan Nehir
Arala çeperlerin ardındaki sır yeşilini. Gündüz ile gecenin el ele verdiği tepede yalnızım. Oysa biraz matematikle, çarpardım aydınlığı sonsuz kere karanlıkla. Sıfır. Mazereti yok dağların denize paralel gidişinin ya da bir kuşun uçtuğu göğü bilmesinin. Bir. Karnı beyaza çalan kır…
Boş Düzah
Kamer devranı çalıyorum dombıramı, Giryan kalıyor geriye, bir tek giryan. Dahası boş cennet, boş düzah, Dem akıyor zulmette, şem perişan. Bir içtenliktir, yazılıyor nameler, Seher vaktine, yâd ediliyor zerrin kadeh çiçekleri. Baran başlıyor derken gürleşiyor yaseminler, Gitmelere soyunuyor ve kırılıyor…
Çirkin Ördek
Burada olmasam nerede olurdum? Mezarlığa yakın, balık ekmek satan Ardına bedava çay veren o yıkıntının aguşunda mı ? Balık ekmek satan , akabinde beleş cay veren O tek harabeye yakın toprakta mı? Sonrasına verdiği çay ile balık ekmeğini sattığı Çölün…